Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve diğer güvenlik birimlerinin depolarında bulunan ve kullanım dışına ayrılan G-3, HK-33, MP-5, G-1, M-1 ve bunların çeşitli varyantları ile birlikte diğer kullanım dışı hafif silahların ruhsat karşılığı Türk Milletine verilmesini uygun ve faydalı buluyoruz.
Türk Milletinin bireysel silahlanma ve savunma hakkını müdafaa eden, kar amacı gütmeyen gönüllü bir organizasyon olarak TSK ve diğer güvenlik birimlerinin envanterinde bulunan ve tasarımları 20. yüzyılda kalan G-3, HK-33, MP-5, G-1, M-1 model silahların ve diğer kullanım dışına ayrılan hafif silahların Türk Milletine ruhsat karşılığı dağıtılmasını uygun buluyoruz. 2009 yılından itibaren yasal bireysel silahlanma hakkını savunan platformumuz, üretimi MKEK tarafından üstlenilen MPT-76 ve MPT-55 silahları ile Türk güvenlik güçlerinin yeni ve modern bir silaha kavuştuğunu büyük bir memnuniyetle izlemektedir. Bu yeni silahların kullanıma girmesiyle birlikte doğal olarak eski silahlar kullanım dışına çıkarılmaktadır. Kullanım dışına çıkarılan bu hafif silahların ve benzerlerinin halihazırda ABD, İsviçre ve Almanya gibi ülkelerde siviller tarafından kullanıldığının altını çiziyoruz. Doğal olarak güvenlik güçlerinin kullanım dışına çıkardığı eski hafif silahların, Türk Milletine ruhsat karşılığı dağıtılmasının sosyal, ekonomik ve güvenlik gibi alanlarda faydalı sonuçları olacağını ifade etmek isteriz.
BİREYSEL VE MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ
Ülkelerin savunma kapasitelerinin ve savunma reflekslerinin kaynağı, milletin kendisi ve bireylerdir. Bireylerin, kendisini savunma kapasitesine sahip olamadığı hallerde, milli güvenliğin de risk altında olduğunu kabul etmek gerekir. Bu çerçevede, milli güvenliğe ilişkin riskleri bertaraf etmenin bir yolu olarak Türk Milletinin silah sevgisini hatırlatmak isteriz. Kullanım dışına ayrılan G1, G3, MP5, M1 gibi hafif silahların, ruhsat karşılığında Türk Milletine dağıtılmasının, Türkiye’nin milli güvenlik kapasitesini büyük oranda geliştireceğini öngörüyoruz. Birinci dünya savaşı sonrasında ülkemizin kurtuluşu için yürütülen mücadelelerde ve işgal güçlerine karşı oluşturulan direniş hareketlerin vatansever ve silahlı vatandaşların payı yadsınamaz derecede büyüktür. Kurtuluş mücadelelerinden sonra da Türk Milleti yıllarca silahlara yakın olmuştur. Örneğin Ankara Ulus’ta yer alan gençlik parkındaki poligonda yivli tüfeklerle uzun menzilli atıcılık sporunun yapıldığı bilinmektedir. Bu poligona ilişkin TRT arşivinde bulunan görüntülerde, o yıllarda silah kültürünün oldukça gelişmiş olduğunu ancak 15.07.1953 tarihinde yayınlanan 6136 sayılı kanunun neticesinde Türk silah kültürünün büyük bir erozyona uğratıldığını hatırlatmak istiyoruz. Türk Milletinin kasten, silah karşıtı propagandalara maruz bırakıldığını üzülerek izliyoruz. Vatandaşların silah kültüründen uzaklaştırılmasının ülkemiz aleyhine sonuçlar doğurabileceğini de biliyoruz. Bu çerçevede, Türk Milletinin vergileri ile üretilen veya alınan hafif silahların depolarda paslanmaya bırakılmasının yanlış olduğunu, bu silahların ruhsat karşılığında Türk Milletine dağıtılmasının doğru ve faydalı bir tercih olacağını düşünüyoruz. Depolarda eskitmek yerine sportif etkinliklere kazandırılacak olan bu silahlar sayesinde Türk silah kültürünün yeniden eski parlak günlerine döneceğine, uluslararası turnuvalarda Türk Milletini temsil edecek başarılı sporcuların Türk Bayrağını gururla dalgalandıracağına eminiz. Atıcılık sporunun canlanması ve Türk Milletinin yeniden silahlarla buluşması sayesinde Türkiye’nin milli savunma kapasitesinin de büyük oranda gelişeceğine inanıyoruz.
“Silahlan Ve Savun” parolasıyla bireysel silahlanma ve savunma hakkını müdafaa ederken, her fırsatta Türk Milletini silahlanma hakkı konularında daha fazla duyarlı olmaya davet ediyoruz. Milletimizin bugüne kadar yalnızca fotoğraflarını gördükleri veya yalnızca askerde rastladıkları silahlara ABD ve Avrupa’da yaşayan sivillerin sahip olabildiğini anlatmaya gayret ediyoruz. Ordu-Millet olmanın gereklerinden birisi, silah kültürü ile hemhal olmak ve ihtiyaç halinde sivillerin sahip olduğu silahla hem kendisini hem ülkesini savunabilmesidir. Türk milleti yakın zamana kadar bu özelliği ile bilinmekteyken son yıllarda ağır bir dezenformasyona ve silah karşıtı manipülatif operasyonlara maruz bırakılmaktadır. Yabancı kaynaklardan da desteklenen ve Türk Milletinin silahlanmasına karşı çıkan kampanyaların neticesinde hem vatandaşlarımızın hem de ülkemizin güvenliği yara almaktadır. Yasalara sadık, ülkesini seven ve iyi ahlaklı insanların silahlanamadığı bir ülkede hem adi suçlular, hem organize suçlular, insan hayatına ve kamu düzenine karşı bir tehdit oluşturmaktadır. Savunmasız kalan bireyler, milli güvenlik için de zayıflık anlamına gelmektedir. Güçlü bir milli güvenlik mimarisinin temelinde silah kültürü ile beslenen güçlü fertler bulunur. Hayati tehlikelere karşı savunmasız bırakılan bireylerin varlığı, o ülkenin birlik ve beraberliğine olan inançta zaaflar yaratabilir. Tarihi gururla dolu Türk Milletinin fertleri, kullanım dışına çıkan silahlara ulaşmak suretiyle, milli güvenlik mimarisini sağlamlaştıracaktır. BSSAH olarak, Türkiye’nin silah sahibi sivillerin özverili mücadeleleri sayesinde özgür ve bağımsız bir ülke olarak kurulduğunu hatırlatmak isteriz. Özgürlüğün ve bağımsızlığın korunması için sivillerin silahlanma imkan ve kabiliyetinin artması gerektiğine inanıyoruz.
“Silahlan Ve Savun” parolasıyla bireysel silahlanma ve savunma hakkını müdafaa ederken, her fırsatta Türk Milletini silahlanma hakkı konularında daha fazla duyarlı olmaya davet ediyoruz. Milletimizin bugüne kadar yalnızca fotoğraflarını gördükleri veya yalnızca askerde rastladıkları silahlara ABD ve Avrupa’da yaşayan sivillerin sahip olabildiğini anlatmaya gayret ediyoruz. Ordu-Millet olmanın gereklerinden birisi, silah kültürü ile hemhal olmak ve ihtiyaç halinde sivillerin sahip olduğu silahla hem kendisini hem ülkesini savunabilmesidir. Türk milleti yakın zamana kadar bu özelliği ile bilinmekteyken son yıllarda ağır bir dezenformasyona ve silah karşıtı manipülatif operasyonlara maruz bırakılmaktadır. Yabancı kaynaklardan da desteklenen ve Türk Milletinin silahlanmasına karşı çıkan kampanyaların neticesinde hem vatandaşlarımızın hem de ülkemizin güvenliği yara almaktadır. Yasalara sadık, ülkesini seven ve iyi ahlaklı insanların silahlanamadığı bir ülkede hem adi suçlular, hem organize suçlular, insan hayatına ve kamu düzenine karşı bir tehdit oluşturmaktadır. Savunmasız kalan bireyler, milli güvenlik için de zayıflık anlamına gelmektedir. Güçlü bir milli güvenlik mimarisinin temelinde silah kültürü ile beslenen güçlü fertler bulunur. Hayati tehlikelere karşı savunmasız bırakılan bireylerin varlığı, o ülkenin birlik ve beraberliğine olan inançta zaaflar yaratabilir. Tarihi gururla dolu Türk Milletinin fertleri, kullanım dışına çıkan silahlara ulaşmak suretiyle, milli güvenlik mimarisini sağlamlaştıracaktır. BSSAH olarak, Türkiye’nin silah sahibi sivillerin özverili mücadeleleri sayesinde özgür ve bağımsız bir ülke olarak kurulduğunu hatırlatmak isteriz. Özgürlüğün ve bağımsızlığın korunması için sivillerin silahlanma imkan ve kabiliyetinin artması gerektiğine inanıyoruz.
Yerli ve milli kabiliyetlerin neticesinde ortaya çıkan yeni MPT silahı, birçok testin ve kullanıcı önerilerinin neticesinde Türk güvenlik güçlerinin temel bir unsuru olmuştur. Tüm kullanıcıların büyük bir hızla bu silahın çeşitli tipleri ile donatılması süreci halihazırda devam etmektedir. Günün sonunda TSK ve diğer güvenlik birimleri MPT-55 ve MPT-76 tüfekleri ile donatıldığında başta G-3 olmak üzere depolarda kullanım dışı kalacak birçok silah olduğu bilinmektedir. Türkiye’de 1968 yılında başlayan G3 tüfek üretimi, yakın zamana kadar devam etmiş, 800.000 adet G-3 ve türevi MKEK tarafından üretilerek Türk güvenlik güçlerinin, ABD ve Avrupalı sivillerin kullanımına sunulmuştur. MKEK tarafından 1985 yılında üretilmeye başlayan MP-5 tipi tabancadan bugüne kadar 100.000’in üzerinde üretildiğini tahmin ediyoruz. Türkiye’de üretilen bu silahların yurtdışındaki sivil kullanıcılar tarafından peynir ekmek gibi alındığını da hatırlatmak isteriz. Üretimi 1992 yılında başlayan HK33 silahından da 120.000 adetten fazla üretildiğini tahmin ediyoruz. Bunların haricinde geçmişte hazır olarak alınan G1(FN-FAL), AK-47, Dragunov ve bilimum hafif silahların da depolarda kullanım dışında olduğunu düşünüyoruz. Bu silahların haricinde koleksiyon parçası ve vitrin süsü olarak kullanılabilecek kadar eski toplu ve yarı otomatik tabancaların da varlığından haberdarız. Türk Milletinin özverisi ile kurulan ve yine milletin vergileri ile faaliyet gösteren MKEK’nin ürettiği veya geçmişte çeşitli kurumlar tarafından satın alınan ve bugün artık kullanım dışı bırakılan silahların paslanmasını ve kullanılmaz hale gelmesini istemiyoruz. Tüm bu silahların, ruhsatlandırma yoluyla vatandaşlara dağıtılmasını faydalı buluyoruz. Vatandaşın vergileriyle üretilen bu silahların, çürümeye terk edilmesi yerine vatandaşa verilmesinin çok daha maliyet/etkin bir yaklaşım olacağına inanıyoruz. Vatandaşlar bu silahlara sahip olarak onların bakımını ve kullanıma hazırlık seviyesini iyileştirebilir. Açık hava poligonları ile Türk atıcılık sporu ve Türk Milletinin silah kültürü yükseliş dönemine geçebilir. Yine bu yaklaşımın bir parçası olacak şekilde MKEK, yabancılara toptan sattığı fiyatlardan Türk Milletine de mermi satmaya başladığında, inanıyoruz ki MKEK’nin cirosu ve karlılığı da artacaktır. Milli ve stratejik bir kurum olan MKEK’nin vatandaşı gözeten çağdaş hamlelerle Türk silah kültürünün yükselişinde faydalı olabileceğine gönülden inanıyoruz. Bu teklifimizin Türk Milleti ve temsilcisi olan siyasetçiler tarafından değerlendirilmesinin Türk Milletinin menfaatlerine uygun olacağına eminiz.
Yorumlar
Yorum Gönder